http://www.redicecreations.com/specialreports/2005/08aug/shabbetai.html
http://www.redicecreations.com/specialreports/2005/06jun/sabbateansplan1.html
http://www.redicecreations.com/specialreports/2005/06jun/sabbateansplan1.html
http://www.redicecreations.com/specialreports/2005/07jul/sabbateandocument.html
http://tr.wikipedia.org/wiki/Sabetay_Sevi
http://tr.wikipedia.org/wiki/Sabetay_Sevi
.
http://www.odatv.com/n.php?n=bulbulderesi-ve-suleyman-mabedi-1303101200
http://www.hanifislam.com/Siyonizm/dunya_egemenligi.htm
http://www.hanifislam.com/Siyonizm/dunya_egemenligi.htm
17. yüzyılda İzmir ve çevresinde ortaya çıkan Sabatay Sevi'nin kurucusu olduğu, onu mesih (kurtarıcı son peygamber) kabul eden , Yahudi Mistizmine (Kabbala) dayanan gizli inanç. Gizliliğin sürdürülmesi amacıyla bu inanca inananlar bulundukları ülkenin yaygın dininde görünmeyi tercih ederler. Sabetaycılar, belli kurallar dahilinde tamamen müslüman ismi almakta ve kendilerini her bakımdan "şüphe edilmeyecek ölçüde" müslüman göstermektedirler. Kendilerini yahudiliğe bağlı bir fraksiyon olarak tanımlasalar da Yahudiler tarafından resmi olarak bu dine bağlı kabul edilmezler. Kur'an da ise inanmadıkları halde Müslümanım diyenler Münafikun Suresi'nde ele alınmaktadır. TaraftarlarıSabatayistler, Sabatycı, Sabetaycı, Avdedî, Dönme, Selanikli, Meamin, Maminim, Takiyyeci, Munafık gibi farklı isimlerle de anılır. İlk dönemlerde Musevi ibadet ve ayinlerine sadık kalmışlarsa da asıl Yahudilerden tamamen ayrılmış ve onlara "koferim" (kafirler) ismini vermişlerdir. Yahudiler ise renkleri değişen bir balık olduğundan "Sazanikos" (Sazan) demişlerdir. Sabetay Sevi bağlıları çeşitli ülkelerde günümüze kadar varlığını sürdürmüştür.
Diyanet Işleri Başkanlığı'nın 07.08.2000 tarih B02.1.DIB.0.10-21/1119 nolu yazisina istinaden sabetaycılğın bir islam mezhebi ya da tarikati olmadığı ve islam düşüncesi içinde de yer almadigi açıkça belirtilmiştir.
Sabataycılık denince akla ilk gelen iki şehir Selanik ve İzmir’dir.
İspanyol Yahudi’si, Avrupalı kaynaklara göre İzmir Yahudi kaynaklarına göre Edirne doğumlu Sabatay Sevi 1665 /1666′da İzmir’in Kemeraltı-Agora semtindeki Portekiz Sinagogu’nda ikinci kez Yahudi Mesih’i olduğunu ilan etti. Daha önce 1648′de 22 yaşındayken de Mesihliğini ilan etmiş fakat yeterli ilgiyi görmemişti. Çok kısa sürede Avrupa, Ortadoğu ve Rusya’da duyulan bu hadise sadece Osmanlı Türkiye’sindeki Yahudileri değil, Müslüman Türkleri ve Doğu Avrupa’daki Hıristiyan tebaayı da derinden etkiledi.
Gelişmeler üzerine tutuklanarak Edirne’de 11 Eylül 1666′da Divan’da sorgulandı. Sorgulamayı kafes arkasından Padişah Avcı Mehmet’in de takip ettiği Sabatay Sevi, Mesihliğini inkâr etti. Sorgulamada bulunan ve kendisi de bir Yahudi dönmesi olan Hekimbaşı Hayatizade Mustafa Fevzi Efendi’nin (Moses ben Raffael Abrabanel); “Müslüman ol kelleni kurtar” tavsiyesi ile Sevi görünürde Müslüman olup Mehmet Aziz Efendi adını almıştır.
Sabatay Sevi görünürde Müslüman Türk, hakikatte ise kendi Yahudi inançlarına bağlı kalarak ikili (dual) bir hayat sürdürmüştür. Müritlerinin de benzer ikili kimliği benimsemesiyle tarihte ve günümüzde “dönmelik” veya “Sabataycılık” denen bir tür çift kimlikli “açık Müslüman-gizli Yahudi” “tarikat” doğmuştur. Sabbatai Zvi (Sabatay Sevi); “1626 Yılında İzmir’de Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Sabetay Sevi 1665 yılında kendisinin Tevrat’ta beyan edilen ve dünyaya gelip “vadedilen topraklar” da Yahudiliği tekrar hakim kılacak olan Mesih (İsa) olduğunu iddia etti. Bir din adamı olan Sevi’yi başka Yahudi din adamları da kabul edip destekleyince büyük bir Yahudi kitlesi onun arkasına takıldı ve devletlerinin de olmamasının acısıyla bu amaca giden yolda ve Siyonizmi ortaya çıkaracak süreçte onu desteklediler.Kudüs’teki Yahudi önde gelenleri Sevi’yi desteklemedikleri gibi, onu dinlerini bozan bir düzenbaz olarak gördüler ve Osmanlı Sarayına şikayet ettiler.” İşte bu günlerde medyayı elinde bulunduran yahudi asıllı sabataycıların bu denli büyük yerlere gelme sebebi ;İsraildeki yahudilerin ziona ulaşma(siyonizm) tutkularıyla taban tabana örtüşmektedir.Çünkü İsrail yahudilerin arz-ı mevudu (onlara göre vaad edilmiş toprakları) kudüs ve çevresindeki kutsal topraklar ise; Türkiyedeki ibraniler için de şu an üzerinde bulunduğumuz topraklardır.
Sabataistler, Modern Türkiye tarihinin hem sahne önündeki flaş aktörleri hem de sahne ardındaki yapımcı ve yönetmenleridir. Osmanlı’nın yıkılışında oynadıkları rolle onun yerine yeni rejimin kuruluşunda oynadıkları rol, belirgin bir sebep-sonuç ilişkisine sahiptir. Günümüz Türkiyesi’nde, tüm köşe başlarını kapmış olmaları tesadüf değildir.
Öteden beri “Dönmelik” olarak bilinen Sabataizm, İzmirli bir hahamken tüm dünya Yahudileri’nin kurtarıcısı (mehdi) olduğu iddiasıyla ortaya çıkan Sabatay Zvi’nin adına nisbet edilir. Döneminin Yahudi dünyası içerisinde de marjinal ve Yahudilik’ten sapmış (heretik) bir gurup olarak kabul edilenSabataycılar, Osmanlı döneminde hep Müslüman adları alarak içten Yahudi oldukları halde dıştan Müslüman gibi göründükleri için “dönme” adıyla anıla gelmişlerdir. Bu isim onlar Yahudilik’ten İslam’a döndükleri için değil “dönmedikleri” için verilmiştir. Değilse İslam’da “ihtida” müessesesi vardır ve samimi olarak İslam’a giren kimse, yedi sülalesi Müslüman olan biriyle din katında eşittir. Bu nedenle Ermeni, Rum Ortodoks ve hatta Yahudi iken sonradan “Allah’a teslimiyeti” (=İslam) din olarak seçen hiç kimseye “dönme” adı verilmemiştir.
Yahudiliğin Hurûfî, mistik, gizemli ve simgeci yorumu olan Kabala ekolü bilinmeden Sabataizm bilinemez. Çünkü Sabataizm, Kabalacı metinlerin daha marjinal ve militan bir yorumu olan Zohar ekolünün ürünüdür. İlginç olan husus, İsrail devletini İslam topraklarının bağrına bir bıçak gibi saplayan Siyonizm de, Sabataizm gibi Zohar ekolünden doğmuştur. Yani Siyonizm ve Sabataizm, aynı annenin iki memesinden emen ikiz kardeştirler. Bu nedenle ikisi de makyavelist, maskeli, çıkarcı ve sinsidir.İşte niteliklerini ve kökenini yukarıda kısaca dile getirmeye çalıştığımız Dönmeler namı diğer Sabataistler- yüzyıllardır insanımızın zihninde yer eden “dönmeler dönmezler” özdeyişini doğrulayarak bir kez daha atağa geçtiler.
İslam’a karşı “küreselleşme” adı altında küresel bir savaşa girişen ABD’deki “kıyametçi” Hıristiyan fanatiklerle Yahudi fanatikler el ele vererek dünyayı haraca kesme projesini uyguluyorlar. ABD yönetimini ele geçiren Hıristiyan fanatikler projelerini uygulayacakları başka ülkelerde Siyonistler’le iş tutarken, sıra Türkiye’ye gelince Siyonistler’in ikiz kardeşi olan Sabataistler’i tercih ediyor.
Şu günlerde gizemli bir el tarafından yeniden dizayn edilen seyaset arenasına mebzul miktarda Sabataycı’nın sürülmesini siz tesadüf mü sanıyorsunuz? Önümüze, ardımıza, sağımıza, solumuza, merkez solumuza, merkez sağımıza ve tam merkezimize hep siyasetin baş aktörü olmaya aday Sabataistler birer birer yerleştiriliyor. İsteniyor ki Sabataycı’nın rakibi de Sabataycı olsun. Birinin foyası ortaya çıkar ya da Sabataist destekli medya tarafından şişirilen balonu patlarsa, onun alternatifi de Sabataist olsun. Yani, bu ülkede Sabataistler’den kurtuluş imkânı kalmasın ve biz millet olarak Sabataycılar’dan Sabataycı beğenelim.
Diyelim ki, onun “ecnebi” oluşundan dolayı milletin huzuruna çıkarılamayacak kadar defolu olduğu anlaşıldı ya da anlaşılma ihtimali belirdi. “Demokrasilerde(!!!) çare tükenmez” derlerdi ya hani? İşte ondan’ al sana İzmir’den bilmem nereye, oradan Sakarya’ya göçerek ve dahi Demokratlar arasında politika yapan aile büyüklerini de kullanarak Sabataycı kökenini kaybettirmeyi başarmış genç, iş bilir, becerikli bir Sabataist daha’ Tabiî ki yine ABD’den, yine ithal’.
Sami Hocaoğlunun da belirttiği gibi ;sabatayist adı altında toplanmış ve yakubiler,karakaşiler ve kapaniler diye kendi aralarında üç gruba ayrılmış bu gizli cemaat ülkemizde ne yazık ki çok az nüfusa fakat çok büyük bir nüfuza sahipler.
Sabataycılar nasıl olur da bu kadar güçlü olmalarına rağmen kendileri hakkında bu kadar yazıp çizilenleri önleyememektedir sorusu akla gelebilir?
Sizce medyaya bu denli hakim,içlerinde üst düzey koltukları işgal edenlerin bulunduğu böylesine büyük bir cemaat bunlarla başedememekte olabilirler mi?
Tabii ki hayır.İşte bu soruya verilebilecek iki adet cevap vardır.
1-Büyük çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu vatanımızda,bu cemaatin varlığının birdenbire belli edilmesi büyük bir kaosa sebep olacağından kimi kuklaları kullanarak,kendi varlıklarını yavaş yavaş halkımızın beynine sokmaya çalışmaktalar.
2-Türkiyenin siyasal gidişatında pek buyuk roller ustlenemeyen bir çok sabataistin arasında-aslında onlarla alakası olmadıkları halde Müslüman Türk olan önemli şahsiyetlerin de onların tartafındanmış gibi gösrerilmesini sağlamak.
Bu iki projeden bir projesi dahi tutarsa, Sabetaycılar isimleri hiç anılmadan rahatlıkla her türlü işi yapacak. Sabetaycı olarak ortada dolaşanlarla hiçbir alakaları olmayacak. Toplumla aralarına tam bir tampon kitle yerleştirmiş olacaklar.
Sabetaycılar, haklarında oluşan tüm olumsuzlukları üstlenmeye hevesli kitleler bulma arayışına geçti. Eğer kadro ve sayısal yeterlik açısından inandırıcı olabilecek, kendilerine biçilen rolü de şahane bir ihsan kabul ederek pazarlığa takla atarak koşacak böyle kitle bulurlarsa derine dalış gerçekleşecek.
Pazarlığa razı olan kitle, Sabetaycı geçmişin deşifre olmuş hadiselerini üstlenme karşılığında isim hakkını almış olacak. Tabelayı duvarına asacak. Kendisine sağlanan avantajların karşılığı olarak da Sabetaycıların yapacağı bundan sonraki faaliyetlerde taşeron olarak çalışıp, muhtemel olumsuzlukları üstlenerek ‘Efendi’lerine tam kamufle imkânı sağlayacak…
İbranice metni yayınlanan Sabatay Sevi’nin 18 maddeden oluşan inanç risalesi, Prof. Abraham Galante tarafından hem orijinal İspanyolca metin hem de Fransızca tercümesi yayımlandı. Sabatay Sevi’nin 18 emirden oluşan Ladino dilinde yazılmış risalesi ilk kez 1897′de Paris Şarkiyat Kongresi’ne sunulan bir tebliğde Journal’de Selanique’nin yayın yönetmeni Sadi Levi vasıtasıyla ortaya çıkar.
Sabatayistliğin Prensipleri:Sabatay Sevi’nin Müslüman olduktan sonra oluşturduğu ve taraftarlaınca yerine getirilmesini istediği ilkeler 18 madde altında toplanmıştır: “Sabatay Sevi’nin ismiyle Efendimiz,Kralımız ve Mesihimiz Sabatay Sevi’nin 18 Emri Şunlardır” ifadesiyle başlayan Dönmelerin Prensipleri Özet Olarak Şöyledir:
Tanrının birliğine ve O’ndan başka tanrı olmadığına dair iman korunsun(1).
Mesihin hakikî “ Mesih” olduğuna,ondan başka kurtarıcı bulunmadığına,Efendimiz/Kralımız Sabatay Sevi’nin Davut neslinden geldiğine iman edilsin(2).
Ne Tanrının ne de “Mesih”in adına yalan yere yemin edilsin(3).
Tanrının da “Mesih”in de adı anıldığında saygı gösterilsin (4).
Mesihin sırrını anlatmak ve incelemek için toplantıdan toplantıya gidilsin(5).
Sabatayistler arasında katiller bulunmasın (6).
Kislev Ayının 16.Günü herkes bir evde toplanarak “Mesih” ve “Mesihin İmanının Sırrı” hakkında işittiklerini birbirine anlatsın (7).
Aralarında zina hüküm sürmesin. Bu kural, “Beria”nın(Şeriat) bir prensibi olmasına rağmen hilekârlar sebebiyle ihtiyatlı olmak lazımdır (8).
Yalan şahitlikte bulunulmasın ve kendi yakınına karşı yalan söylenmesin (9).
Hiç kimse zorla İslâm’a sokulmasın (10).
Aralarında kıskançlar ve kendine ait olmayan şeylere göz dikenler bulunmasın (11).
Kislev Ayının 16’sındaki Bayram,büyük sevinçle kutlansın (12).
Birbirine karşı merhametli davranılsın (13).
Her gün gizlice Mezmur okunsun (14).
Her ay,ayın doğuşu incelensin ve gözetlensin;ayın yüzünü güneşe çevirmesi ve ayla güneşin yüzyüze bakması için dua edilsin (15).
Türklerin âdetlerine,onlar gözlerini boyamak için dikkat edilsin.Ramazan Orucunu yerine getirmek için sıkıntıya girilmesin ve aynı şey Kurban için de yapılsın.Gözün gördüğü herşey yerine getirilsin (16).
Müslümanlarla evlenilmesin (17).
Çocukları sünnet etmeye titizlik gösterilsin (18).
Bu 18 Emir’in on tanesi,Yahudilerin On Emri ile Yahudi İman Esasları’ndan alınmıştır.Geri kalan 8 maddenin ikisi,Türklerle evlenmemeyi ve gözlerini boyamak için yapılması gerekenleri içermektedir.Altı madde de,Museviliğe/Yahudiliğe ait gelenek ve görenek kurallarıdır.
Sabatayistlerin İnanç Esasları /Amentüleri Şöyledir:
Tam ve kesin imanla,gerçek Tanrı’ya,İsrail’in Tanrısına inanırım,Tam ve kesin imanla, Sabatay Sevi’nin gerçek Mesih olduğuna inanırım. Tam ve kesin imanla,Musa’nın aracılığı ile verilmiş Tevrat’ın gerçekler Tevratı olduğuna inanırım. Tam ve kesin imanla, Sabatay Sevi’nin gerçek Mesih olduğuna ve dünyanın dört tarafına dağılmış olan İsrailoğullarını bir araya toplayacağına inanırım. Tam ve kesin imanla,ölülerin dirileceğine inanırım.Tam ve kesin imanla,Hakikatin Tanrısı’nın,İsrail’in Tanrısı’nın,Kutsal Yeri,bizim için,yukarıdan aşağıya bina edilmiş olarak göndereceğine inanırım. Tam ve kesin imanla,İsrail’in Tanrısının,bu dünyada cemalini göstereceğine inanırım. Hakikatin Tanrısı, İsrailin Tanrısı,Gerçek Mesihi,kurtarıcımız Sabatay Sevi’yi ,çok geçmeden ,günlerimizde gönder bize!
Dönmelerin bu İman Esasları ve İnanç Kuralları dışında benimsedikleri,âdetleri ve bayramları da bulunmaktadır.
Sabatay Sevi Yahudi tarihinde ortaya çıkan 17. Mesih’ti ve apokalips (kıyamet) Mesih’inin habercisiydi. 18. Mesih kıyamet gününde ortaya çıkacaktı. İnançlı Sabataycılar 18. mesih’i bekliyorlar.
İzmir Selçuk’taki Bülbül dağında 100 yıl kadar önce başlatılan “kutsal Meryem Ana Evi” çalışması nihayetinde 1967 yılının 26 Temmuz günü bizzat Papa 6. Paul’un Bülbül dağına gelerek burayı “kutsaması” ile Hıristiyanlar için “hac” merkezi haline getirildi.
Bütün ısrarlara rağmen Rahmetli Atatürk’ün Hıristiyanlara satılmasına izin vermediği Bülbül dağındaki metruk taş yığınını barındıran 29.200 metrekare arazi 1950′de Bayar-Menderes ikilisi döneminde maalesef Hıristiyan Vakıfları destekli Meryem Ana Derneği’ne satıldı. Sonra restorasyon adı altında görkemli bir Meryem Ana Evi inşa edildi. Sonra da Papalık tarafından kutsandı. Artık her Papa burayı ziyaret ediyor. Hıristiyanlar burada hacı oluyor.
1774 yılında Almanya’da doğan kötürüm ve histerik rahibe olduğu bilinen Anne Catherine Emmerich’in “gördüğü vizyonlar” (rüyalar) önce kitaplaştırıldı, sonra Emmerich’in vizyonlarına Fransız Sorbonne Üniversitesi tarih Profesörü Charles Lenormand tarafından “bilimsel” kılıf geçirildi. Artık “tarihi gerçekler”e göre Meryem Ana’nın Evi İzmir Selçuk’taki Bülbül dağındaydı.
Dünyanın 43 farklı yerinde Papalık tarafından “kutsanmış” Meryem Ana Evi var, ancak Kudüs ve Bülbül dağındakilerin ayrı bir önemi bulunuyor.
Şimdi de benzer senaryo İzmir’de Sabatay Sevi Müzesi (tekkesi) için uygulamaya konuyor.
İzmir Ticaret Odasından bir zatı muhteremle ABD’nin Boston şehrindeki Harvard Üniversitesi’nde öğretim üyesi diğer bir zat “Sabatay Sevi Müzesi” çalışmasının önderliğini üstlenmiş görünüyor.
Türk akademisyenlerin iddiasına göre bu iki zat bir cemaate oldukça yakın...